Mustafa Arı
Yarın 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu anlamlı gün dünya genelinde ve ülkemizde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Lakin engellilere bakış acımız nasıl?
Engellilerimize acıma duygusu ile değil, sakat gözü ile değil, şefkatle merhametle muamele etmeliyiz. Engelliye kusurlu gözü ile bakılmamalıdır.
Engelli olmak ceza değil. Allah’ın rızasını kazandıracak bir fırsattır. İnsanın kendisi, evladı, kardeşi, ana babası veya bir başka engelli olabilir. Bu bir imtihandır.
Cenabı-ı Allah kullarını açlıkla, azlıkla, çoklukla, hastalıkla, organ noksanlığı ile imtihan eder. Hatta kullarını kullarla imtihan eder. Allah, kullarını yaratırken imtihan için yaratmıştır. Bakalım ne yapacaklar, ne yapmayacaklar diye imtihana tabi tutar.
Peygamber (as) engellilerle ilgilenmiş, onlara değer vermiş, onları evlendirmiş, iş imkânları sağlamış, onları eğitmiş, onları bir kenara itmemiştir. Onlarla her zaman ilgilenmiştir. Onlara önemli görevler vermiştir. Önemli olan engelliye engel olmamaktır.
Peygamber (as) engellilerle alay edilmesine, hor görülmesine müsaade etmemiştir. Bilakis onlara yardım etmeyi teşvik etmiştir.
Peygamber (as), ortopedik özürlü olmasına rağmen Muaz bin Cebel’i Yemen’e vali olarak görevlendirmiştir. Bilal-i Habeşi’yi annesi sebebiyle renginden dolayı diline dolayan Ebu Zer’i Peygamberimiz; “Sende hâlâ cahiliye adetleri var” diyerek ikaz etmiştir.
Engelli olduğu halde belirli dallarda başarılar göstererek ödül alanlar vardır. İnsanların bazıları sağlıklı, bazıları da engelli olduğu halde hayatını sürdürmektedir.
“Allah’ım ne günah işledim ki bu başıma geldi?” denmemelidir. “Falanı Allah şunun için cezalandırdı” da denmemelidir.
Türkiye’de 10 milyona yakın engelli var. Sayı her an değişebilir. Beklenmedik anda en sağlıklı insan, bir anda engelli hale gelebilir. Birden hastalanır. Aniden kaza geçirir, engelli olur. Onun için insan; “Ne oldum dememeli, ne olacağım” demelidir.
İhtiyar elden ayaktan düşmüş, işini görmekten aciz analar, babalar, büyükanne, büyükbabalarda engelli sınıfından sayılır. Onların yeri huzurevi değildir!
Engelliyi hor gören, itip kakan büyük günaha girmiş olur. Engelli insanlar da hak sahibidir. Onlar da herkes gibi insandır.
Dedelerimiz, özürlüler için vakıflar kurmuştur. Hatta göç edemeyen özürlü leylekler için bile Bursa’da, Ödemiş’te bazı bölgelerde Gureba-i Laklakan (Leylekler Hastanesi) adı ile vakıflar kurulmuştur.
Engelli suçundan, günahından dolayı cezalandırılan insan değildir. Engelliler, insanlık görevlerimizi hatırlatmak için, Allah’ın rızasını ve sevap kazanmak için bizim önümüze çıkarılmış fırsatlardır. Onlar sayesinde şükrederiz. Onlar sayesinde sağlığımızın kıymetini biliriz.
Engelli insanlara daha duyarlı olalım. Rabbim kimseye organ noksanlığı vermesin. Engelli olan kardeşlerime ve yakınlarına sabır versin. Allah yardımcıları olsun. Çektikleri eziyetler günahlarına kefaret olsun. Ahirette mükafatları cennet olsun.
Unutmayalım ki her birimiz bir kaza veya hastalık sonucu engelli olabiliriz. Allah engelli kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun. Sonuç olarak, toplumumuzun bir parçası olan bu büyük ve önemli grubu yılda sadece bir gün hatırlamak doğru değildir.