Dündar Özseçen
5 Mart Cuma günü telefonum çaldı. Demokrat Parti’nin mevcut İlçe Başkanı’nın aradığını gördüm. Hoşbeş sohbetten sonra Demokrat Parti’nin 14. Olağan Genel Kurulu’nun 6 Mart Pazar günü yapılacağını, birlikte katılmamızı ve benimle birlikte bu kongreyi izlemek istediğini söyledi. İlk başta biraz tereddüt ettim, sonra da birden aklıma geldi. Beni davet eden hiçbir kişi ve kuruluşu kırmayacağım diye söz vermiştim ve kongreye gitmeyi kabul ettim.
27 Mayıs 2007’de Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi’nin birleşmesi ile yeniden kurulan Demokrat Parti’nin siyasi gücünü görmek ve bir değerlendirmede bulunmak için bu kongreyi fırsat gördüm. Bu katılım aslında benim de siyasi hayatımın son noktasıydı. Uzun bir aradan sonra büyük bir kongreye katılacaktım. Bu davet beni biraz da heyecanlandırmıştı.
Bir zamanlar ülkemizin hizmetinde bulunmuş, iki dev siyasi hareket olan Anavatan ve Doğru Yol Partisi’nin birleşmesi sonucu oluşan Demokrat Parti’nin şimdi ne hallerde olduğunu merak etmedim dersem yalan olur. Demokrat Parti, 7 Ocak 1946 sonrasında iktidara gelen ilk siyasi partidir ve 27 Mayıs 1960’ta askeri darbe ile kapatılmıştır. DP, Türk siyasi hayatının köklü bir geleneğinin temsilcisidir. Millet iradesinin özeti olan; “Yeter söz milletindir” sloganıdır. Bu slogan Türk milletinin demokrasi yaşamında yerini almıştır.
Demokrat Parti’nin acaba şu andaki durumu nedir diye düşünerek Ankara yolculuğumuz başladı. Sokaktaki vatandaşın konuştuğu gibi böyle bir parti var mı siyasi hayatımızda, varlığını sürdürüyor mu diye düşünmeden edemedim. Meraklanmaya başlamıştım. Yine bazılarının dediği gibi Demokrat Parti yaşlılar partisine mi dönüşmüştü! Gençlerin ilgisini hiç mi çekmiyordu! Bütün bu soruların cevaplarını kongrede görecektim.
6 Mart sabahı Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu önüne indiğimizde saatler sabah 07.00 olmuştu. Kongreye Türkiye’mizin her yerinden gelen ve önlerinde “Kırat” amblemi taşıyan otobüsleri görünce Demokrat Parti’nin hala güçlü olduğunu gördüm. Saatler ilerledikçe kongre salonu da dolmaya başlamıştı. Atatürk Kapalı Spor Salonu hınca hınç doldu. Salondaki coşku hiç de küçümsenecek gibi değildi.
Halk oyunları eşliğinde sunulan gösteriler katılımcılara ayrı bir şevk ve heyecan veriyordu. Atatürk kongre merkezinde bundan önce birkaç genel kurul izleme fırsatım olmuştu. Hepsi de büyük kongrelerdi. Acaba Demokrat Parti efsanesi tekrar geri mi geliyor diye içimden geçirdim. İki büyük partinin geçmişte yakaladıkları sinerji Türk siyasi hayatına geri mi dönüyordu? Neden olmasın diye aklımdan geçirdim. Ne de olsa geçmişte seçmenin yüzde 60’ının oyunu almış bir siyasi misyonun temsilcisi olmuş bir partiydi Demokrat Parti.
Ateş yanmış kor olmuş, acaba o ateşi eşeledikçe kalan kor parçaları yine alevlendirebilir mi diyerek düşündüm. Bu duygu ve düşüncelere dalmışken kongre başladı. Demokrat Parti’nin çiçeği burnunda yeni milletvekili Cemal Enginyurt, Divan Başkanlığı’na seçildi ve kongre salonunda bir gençlik gösterisi başladı. Belli ki Sayın Cemal Enginyurt Demokrat Parti’ye bir gençlik rüzgarı getirmiş. Enginyurt televizyonlarda gördüğümüz gibi iktidar partisine olan eleştirilerini kongrede de sürdürdü. Konuşmasında biraz da tribünleri ateşledi. Sonra salonda büyük bir alkış ve tezahüratlarla konuşmasını tamamladı.
Enginyurt’tan sonra mikrofona Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal geldi. Benim gördüğüm kadarıyla Türk siyaseti uzun yıllar siyasetin içinde kalacak, hitabeti, diksiyonu ve ülke meselelerine geliştirdiği tespitleri ile yeni bir genel başkan ortaya çıkarmıştır. Bunu rahatça söyleyebilirim. “Özgür Birey Güçlü Toplum” mesajlarının öne çıktığı kongrede, Türkiye’nin kurtuluşunun ancak demokratların iktidarında mümkün olacağı vurgulandı.
Bakalım öyle mi olacak, hep birlikte göreceğiz.
6 Mart’ta Türk siyasi hayatının bir zamanların dev hareketi narkozdan uyanarak tekrar siyaset sahnesinde iktidar alternatifi olacak mı, efsane geri gelecek mi, millete tekrar umut olacak mı hep birlikte göreceğiz. Benim gördüğüm kadarıyla bu genç ve heyecanlı Genel Başkan Gültekin Uysal ile Demokrat Parti hedeflerine ulaşabilir.
Yüce Allah hayırlara vesile etsin, sonunda milletimiz ve ülkemiz kazansın.