“Yaşasın işçi ve emekçilerin birliği”

Eğitim Sen Karacabey İlçe Temsilciliği, 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı nedeniyle yazılı bir açıklama yaparken, bugün Bursa’da düzenlenecek olan etkinliğe katılacaklarını ve bu coşkuya ortak olmak isteyen tüm emekçileri davet ettiklerini duyurdu. Açıklamada, “Bugün saat 10.00’da Karacabey Cumhuriyet Alanı’ndan otobüslerle hareket ederek Bursa’daki kutlamalara katılacağız. Tüm halkımız davetlidir.” denildi.

Eğitim Sen İlçe yöneticileri, dünyanın dört bir yanında milyarlarca işçi için, emekçi için, tüm ezilenler ve yok sayılanlar için her 1 Mayıs’ın; birlik, mücadele ve dayanışmanın gücüyle umudun büyütüldüğü gün olduğunu vurguladı.

Eğitim Sen Karacabey İlçe Yürütme Kurulu’ndan yapılan açıklama ise şöyle: “Bugün 1 Mayıs ve bizler emekçiler, işçiler, gençler, yaşlılar, çocuklar, kadınlar, erkekler iş, adalet, özgürlük için 1 Mayıs alanındayız. 1881 yılında 8 saatlik iş talebi ile greve çıkan tekstil işçilerinin mücadelesi bugünün anlamını ortaya çıkardı. 1 Mayıs İşçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Hepimize kutlu olsun. Bu yıl 1 Mayıs’ta baharın yarattığı enerji ile daha da coşkuluyuz. Hükümet 31 Martta seçim çalışmasını iktidarın tüm olanaklarını kullanarak yaptı. Ama bu kez sandığa halkın demokrasiye, özgürlüğe, adalete, barışa ve kardeşliğe olan hasreti de yansıdı ve İktidar partisi 5 büyük şehri kaybetti. İktidar bilmelidir ki işçilerin, emekçilerin, halkın bu uyarısını dikkate almadan atılacak her adımın daha da ciddi politik sonuçları olacaktır.

Ülkemizde ekonomik kriz etkisini giderek artırıyor, işsizlik her evde etkisini hissettiren en yakıcı ve üstü örtülemez toplumsal mesele halini alıyor. Yüzde 30’lara dayanan gıda enflasyonu, işçilerin ekmeğinin her ay daha da küçülmesine yol açıyor. En çok da patates, soğan fiyatlarında ki artışlar elektrik, doğalgaz faturaları halkın belini daha da büküyor. Tanzim satışlar, seçim yatırımı olmaktan öteye gidemeyen bir önlemdi ve gıda enflasyonunu durduramadı.

Yıllardır ısrarla sürdürülen neoliberal yıkım politikalarıyla yok edilen tarımın, özelleştirmelerin, güvencesiz çalıştırma biçimlerinin, beton ekonomisinin, sıcak para ve borçlanma ile tüketime dayalı ekonominin sonuçları bugün kriz olarak en derin haliyle yaşanıyor.

Şimdi ekonomik kriz bahane edilerek zorunlu BES dayatması getirilmek, kıdem tazminatlarımız fona devredilmek isteniyor. İşçinin emeğinin karşılığı olan kıdem tazminatının 30 günden az olmasına ve fona devredilmesine asla izin vermeyeceğiz.

Ekonomik krizin faturasını, işçiler, emekçiler, dar gelirli milyonlar değil krizin sorumluları kâr’ından vazgeçmek istemeyen patronlar ödesin. Dar gelirli halkın sırtındaki kamburun daha da çoğaltılmasına izin vermeyeceğiz.

Dünyada her 15 saniyede bir işçi iş cinayetinde hayatını kaybediyor. Türkiye’de resmi rakamlara göre 2018’de 1923 işçi yaşamını yitirdi. Bunun 67’si çocuk işçi. 2019’un ilk üç ayında ise 392 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Hatta şehrimizde, Bursa’da Cuma günü Otosansit’ te bir patlamada 3 kişi hayatını kaybetti. Yeterli denetim yapılmaması, iş güvenliğinin alınmaması bu olayların temel nedenidir. Çalışırken ölmek istemiyoruz. Güvenceli bir ortamda güvenceli iş istiyoruz. Bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin ağır faturasını bizler ödedik. Bugün de ödemeye devam ediyoruz. Ülkemizde yerli otomobil üretildiğini söylüyorlar ama en son Petkim’in tüm kamu hisseleri Azeri bir şirkete satıldı. Bursagaz ve Kayserigaz’ı da aynı şirket satın aldı. Hem “yerli ve milli” olmakla övünüp hem de halkın birikimlerini yok pahasına satarak özelleştirme rekoru kıranlar, her tüketim maddesinde ülkemizi dışarıya bağımlı hale getirdiler.

Hapishaneleri muhaliflerle, akademisyenlerle, gazetecilerle, siyasetçilerle doldurdular. Hala neden cezaevinde olduğunu bilmeyen tutuklular cenneti oldu memleketimiz. Tecrit cezaevlerini nefes alınmaz hale getirdi. Milletvekilleri, mahkûmlar cezaevlerindeki bu tecride karşı açlık grevindeler. Biz ölüme karşı yaşamı savunuyoruz. ABD emperyalizminin ve yerli işbirlikçilerinin Ortadoğu’da sürdürdüğü savaşa karşı barışın sesini yükseltmek istiyoruz.

Son 15 yıldır kadın cinayetleri %1400 arttı. Her gün 3 kadın hayatını kaybediyor. Çocuk istismarındaki artış % 700 oranında. Bu artışın sebebi iktidarın kadını eve hapsetmek isteyen, kahkahasını iffetsizlik olarak söyleyen konuşmalarıdır. 9 yaşında çocukla evlenilebilir diyen bir anlayış, çocuk istismarının da azmettiricisidir. Sokaklarında çocukların özgürce ve güven içinde oynadığı bir ülke yaratmak istiyoruz.

1 Mayıs‘ta sesimizi birleştiriyoruz!

Biz emekçiler, taşeronlaşmaya, taşeronda ayrımcılığa, vergide adaletsizliğe, özelleştirilmelere, kuralsız çalıştırmaya, iş cinayetlerine, sendikal örgütlenmede baskılara, haksız işten çıkarmalara karşı yan yanayız ve birlikteyiz.

Bizler, insanca yaşam istiyoruz. Eşit, ulaşılabilir nitelikli kamu hizmeti istiyoruz. Adil, barış içinde ve kardeşçe bir arada yaşam istiyoruz.

Ekonomik kriz karşısında “yapısal reformlar” adı altında haklarımızı geriletecek, kıdem tazminatına göz koyacak, güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak, halkın ekmeğini küçültecek, adaletsizliği büyütecek, “yüzde 99’a karşı yüzde 1’i” kurtarmaya yönelik hiçbir adıma izin vermeyeceğiz.

Ücretsiz sağlık istiyoruz, Çocuklarımızın eşit biçimde yararlanacağı parasız, bilimsel ve laik eğitim istiyoruz. Ülkenin en fazla vergi veren kesimi olan emekçiler üzerindeki yük azaltılmalı; asgari ücret bir işçi ailesini geçindirecek seviyede belirlenmeli ve vergi dışı tutulmalıdır. Çalışanlarda artan vergi dilimi uygulamasına son verilmelidir.

Emeklilik şartları yeniden düzenlenmeli, emeklilik ücreti yaşanabilir bir ücret olmalıdır. Kuralsız, kayıt dışı çalıştırmaya son verilmeli, iş cinayetleri önlenmelidir. Doğal yaşam alanlarımız sermayenin pençesinden kurtarılmalıdır. Özelleştirilmeler durdurulmalı, yerli besicilik ve tarım faaliyeti desteklenmelidir.

Kadına yönelik şiddet önlenmeli, kadınların çalışma yaşamına katılımın sağlayacak politikalar hayata geçirilmelidir. Çocuk istismarına karşı ciddi önlemler alınmalı ve indirimsiz cezalar uygulanmalıdır. Sendikal örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalı, haksız işten atmalara son verilmelidir.”