İlçe Başkanı Demir, partisinin 3. kuruluş yıldönümü hakkında konuştu:
Zafer Partisi Karacabey İlçe Başkanı Vahit Can Demir, partisinin 3. kuruluş yıldönümü hakkında konuştu. Demir, “26 Ağustos 2021’de Genel Başkanımız Ümit Özdağ önderliğinde halkımızla birlikte Zafer Partisi’ni kurarak yola çıktık ve bugün üçüncü yılımızı doldurduk. Karacabey’de de yaklaşık 1 yıldır teşkilatımız aktif olarak çalışıyor. Bu üç yıl içerisinde zor bir mücadele verdik ve bu mücadelenin üçüncü yılda önemli bir aşamaya ulaşmış olduğunu görüyoruz.” dedi.
Zafer Partisi’nin 3. kuruluş yıldönümüyle ilgili dikkat çeken bir açıklama yapan İlçe Başkanı Vahit Can Demir, şu ifadelere yer verdi: “Üç yıl önce örtülü istila konusunda kimse konuşmazken, mevcut sistem partileri iktidarıyla muhalefetiyle bu örtülü istilayı, bu yeni kavimler göçünü kabullenmiş, Türk halkının bu işgale karşı direnmesini engellemek için değişik masallar anlatırken, Zafer Partisi tek başına Türk milletine ve Türk devletine karşı kurulan bu işgal ve işgalin peşinden getirilmesi hedeflenen Türkiye’nin iç çatışmaya sürüklenme komplosuna karşı çıkmıştır.
Bütün ambargolara karşı bizler, Zafer Partisi’ni etkisizleştirme, kuşatma, tutuklama tehdidi, tutuklama girişimlerine rağmen yılmadan doğru olanları Türk milletine güçlü bir sesle ve kararlılıkla anlattık. Geldiğimiz noktada Zafer Partisi’nin haklılığını bütün Türk milletinin gördüğünü memnuniyetle müşahede ediyoruz.
Anketlerde de Zafer Partisi’nin sığınmacı ve kaçaklara yönelik uygulamayı önerdiği politikaların nasıl büyük bir destek aldığını tespit ediyoruz. Üç sene önce “Devletler Hukuku’na aykırı, bu insanları geri yollayamayız” diyen siyasi partilerin şimdi “biz de gönüllü olanları yollayacağız” noktasına geldiklerini görüyoruz.
Tabi biliyoruz ki kimse gönüllü gitmez. Gönüllü yollayacağız diyenler aslında yollamayacağız diyenlerdir. Ama bunu Türk milletine Zafer Partisi’nden korktukları için söyleyemiyorlar. Biz bu sahte tavırları deşifre etmeye devam edeceğiz.
Ancak, Zafer Partisi sadece 13 milyon sığınmacıyı, kaçağı vatanlarına geri yollayacak parti değildir. Zafer Partisi aynı zamanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni milli, üniter ve laik bir devlet olarak 21. Yüzyılda çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı hedefleyen partidir. Zafer Partisi Atatürk’ten taviz vermeyen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçek partisidir. Biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz mirasını reddedip sonra biz “Atatürk’ün partisiyiz” diye seçim dönemlerinde ortaya çıkanlar gibi Atatürk’ün düşmanlarını bağırlarına basarak; “onlara vatan haini diyemeyiz” diyenler gibi davranmayız. Biz, Cumhuriyet’in düşmanlarına Mustafa Kemal Atatürk’ten aldığımız feyzle, Mustafa Kemal Atatürk nasıl davrandıysa öyle davranıyoruz, öyle davranmaya da devam edeceğiz.
Zafer Partisi genelde üçüncü yılına girerken, Karacabey’de birinci yılımıza giriyor. Güçlü kadrosuyla her geçen gün daha etkili bir şekilde Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik krizi neoliberal paradigma dışında nasıl aşacağını, devlet planlama teşkilatını nasıl kuracağını, planlı kalkınma sürecini nasıl başlatacağını, Türkiye’yi tarım ve hayvancılıktan başlayan yeni bir ekonomik atılım süreci içerisine nasıl sokacağını, imalat sanayinin nasıl yeniden yapılandırılacağını anlatan, ortaya kalkınma projesi koyan, ekonomiyi sadece döviz, borsa, kur endeksi dışında konuşan ve kalkınma programı olan tek partidir.
Genel Merkezimiz, şimdi Kasım ayında yapmayı hedeflediği kongreye doğru hazırlıklarını sürdürmekte. İlçe kongrelerimiz genelde devam ediyor. Çok yakında il kongreleri başlayacak ve bu kongrelerden aldığımız güç ve hızla büyük kurultayımızı gerçekleştireceğiz. Partimize bu kurultayda çok önemli, ciddi, Türkiye’yi şaşırtacak, sistem partilerini şaşırtacak katılımlar olacak. Hemen kongre sonrasında erken seçim için çalışmalarımızı daha hızlı bir şekilde sahaya taşıyacağız.
Değerli Karacabeyliler, Değerli Zafer Partililer;
Seçimlerin 2028 yılında yapılmayacağı, çok daha önce gerçekleşeceği artık net bir şekilde gözüküyor. Son aylarda Karacabey’de tarlalarda, pazarlarda, atölyelerde, esnafla iç içe çok zaman geçiriyoruz. Ve mevcut iktidara karşı korkunç bir toplumsal muhalefet ve tepki var.
Buradan herkesi uyarıyoruz; Tarlalar yanıyor. Domatesi 2 lira civarı satmak zorunda kalan ama sattığı domatesin 25-30 liraya büyükşehirlerde, süpermarketlerde satıldığını gören çiftçi kızgın ve öfkeli. 17 bin liralık asgari maaşla, ücretle geçinmeye çalışan milyonlar büyük bir öfkeyi temsil ediyorlar. 12 bin 500 lira maaşla bırakın geçinmeyi, hayata tutunmaya zorlanan 16 milyon emekli, dul ve yetim büyük bir öfke içerisinde…
Bu ekonomik kriz, iktidarın bu adaletsiz israfa dayanan ve dolaylı vergilerle sabit gelirli ve dar gelirlilerin sırtına daha fazla binen politikalarıyla aşılamaz. Bir tarafta Lüks araçlar alıp vergi ödemeyenler, öbür taraftan devletten milyarlarca dolarlık ihale alıp vergi ödemeyenler, öbür tarafta asgari ücretle geçinmek zorunda olup bebeğine süt alıp vergi ödeyen anneler…
Türkiye’nin önüne, Türk halkının önüne koyulan Mehmet Şimşek Modeli çökmeye mahkumdur ama bu çöküş aynı zamanda yeni bir sosyal patlamanın da habercisidir. Çünkü vatandaş artık bu krizin sonunda, tünelin ucunda bir ışık görmüyor. Bu sosyal patlamayı engellemenin yolu erken seçim sürecini başlatmaktır. Vatandaş öfkesini sokağa değil, sandığa yönlendirmelidir. Yoksa bu öfke iktidar öfkesi, muhalefet öfkesi değil, bu öfke tencerenin ortaya çıkardığı öfkedir. Rahmetli Süleyman Demirel’in şu sözünü unutmayalım; ‘Boş tencere bütün iktidarları götürür.’ İşte bugün tencere boştur. Boş tencereye rağmen baskı politikalarıyla iktidarda kalamazsınız, yapsanız yapsanız tencereyi patlatırsınız. Onun için biz iktidara buradan büyük bir sakinlik içerisinde, büyük bir soğukkanlılık içerisinde ülke ve kendileri için doğru olanı yapmalarını öneriyoruz. Bu israf ekonomisinden derhal vazgeçip bunu halka gösterecekler, sarayın ışıkları sönecek, sarayın uçakları satılacak ve yandaşlardan vergi alınacak. Esnaf rahat bırakılacak. Ancak böyle bir ortamda gidilecek bir erken genel seçim, Türkiye’nin bu sokakları alev alev yakan öfkesini yatıştıracak ve vatandaşa umut verecektir. Bizler de önümüzdeki sonbahardan itibaren, yani yakın zaman içinde tüm teşkilatlarımızla birlikte sahada olacağız, pazarda olacağız, tarlada olacağız, AVM’lerde olacağız, çarşılarda olacağız, sendikaları ziyaret edeceğiz. Kısacası dar gelirli, sabit gelirli yurttaşlarımızla, üreticimizle, köylümüzle, işçimizle birlikte olacağız. Ve Zafer Partisi’nin ekonomi projelerini onlara anlatacağız. Türkiye büyük bir ekonomik kalkınma hamlesini gerçekleştirebilir. Türkiye zengin bir ülkedir. Ama Türk halkı maalesef soyulan bir halktır. Bu soygunu nasıl durduracağımızı anlatacağız. Ve nasıl tekrar üretime geçeceğimizi anlatacağız. Çiftçiye ziraattaki, hayvancılıktaki lobilerin nasıl Türk tarımını baltaladıklarını anlatacağız. İnanıyoruz ki Zafer, inşallah büyük Türk milletinin olacaktır.”