Yaklaşık 30-40 yıldır sanayileşmenin artmasıyla adeta zehir saçan Nilüfer Çayı’na çözüm üretilememesi tepkilere yol açtı. Yıllardır Nilüfer Deresi’nin temiz akması için söz veren ancak sözünde dur(a)mayan yerel yöneticilerin Uludağ’ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı’na neden çözüm üret(e)medikleri her geçen gün sorgulanıyor.
İlhan Düzen öncülüğündeki doğaseverler, önceki gün Nilüfer Çayı’nın son halini gözler önüne serdi. Yılın belirli dönemlerinde balık ölümlerinin de yaşandığı çaydan alınan numuneyi gösteren İlhan Düzen, suyun görüntüsünün petrolü andırdığına dikkat çekerek, “30-40 yıldır sanayileşmenin artmasıyla Nilüfer Çayı’nda sıkıntı giderek büyüyor. Bu apaçık ortada ama her nedense göstermelik cezalar dışında yerel yöneticiler Nilüfer Çayı’na yönelik sözlerini yerine getirmiyor. Açıkçası ben bu yola baş koydum. Tek başıma da kalsam Nilüfer Çayı temiz akana değin mücadelemi sürdüreceğim.” dedi.
“Suyun görüntüsü petrolü andırıyor”
Nilüfer Çayı’ndaki bu kirlilik devam ederse ilerleyen zamanlarda Karacabey’in Longoz Ormanları’nın da kuruyacağına işaret eden İlhan Düzen, “Bunu yetkililer duyar da el atarsa, longoz ormanlarını da kurtarmış oluruz. Bu çaydaki suyun görüntüsü adeta petrolü andırıyor, yağmur yağdığında temiz gibi görünse de pislik yine akmaya devam ediyor. Yaz aylarında köylerde kokudan durulmuyor. Eylül ve Ekim aylarında burada çok fazla balık ölümleri yaşanıyor. Derede balık avlamak yasak deniliyor ama toplu ölümlere gelince kimse sesini çıkarmıyor.” diye konuştu.
“Bu dereden 9,5 kg yayın balığı tutulurdu”
Karacabey’in İnkaya Mahalle Muhtarı Hayrettin Başaran ise, Nilüfer Çayı’ndan akan suyun resmen zehir olduğunu belirterek, “Bu sorun sadece biz köylülerin sorunu değil, tüm Türkiye’nin sorunu. Çünkü bu köylerden çıkan mahsullerin hepsi zehirli. 2016 yılında çevrecilerle bir kez daha eylem yapmıştık. Maalesef hiç kimseye sesimizi duyuramadık. Buradan akan su resmen zehir. Bu zehirle sulanan mahsul tüketene de üretene de zararlı. Açıkçası biz çocukken 80’li yıllarda burada tutulan yayın balığının 9 buçuk kilogram geldiğini biliyorum. Ama şu an bu çayda bir tane kurbağa bile yaşamıyor. Bu canlıların tekrar bu çayda yaşayıp, bu insanların da bu zevki yaşaması en büyük hakkıdır.” ifadelerine yer verdi. Karacabey için de büyük öneme sahip olan Nilüfer Çayı’nın rengi, sanayileşme nedeniyle adeta katrana dönerken, kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı zamanlarda toplu balık ölümleri de görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı’nın bu simsiyah suyu ile tarımsal sulama yapılması milyonlarca insanın sağlığını da tehlikeye atıyor.