Mustafa Arı
Evlilik dışı cinsel ilişki olan zina, hatta zinaya giden yolları da dinimiz kesin olarak yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerim’de: “Zinaya yaklaşmayın. Zira bir hayasızlıktır, kötü bir yoldur. (İsra Suresi: 32)
Zinaya götürecek yollar ise gözlerin harama bakması, kulakların müstehcen sözler dinlemesi, dilin fuhuş konuşması, ellerin namahremi tutması, ayakların günah olan yerlere gitmesi de zinanın çeşitlerindendir.
Zina ailenin dağılmasına, toplumda birçok cinayetlerin işlenmesine, toplumun temelinin sarsılmasına neden olmaktadır. Peygamberimiz: “Eller de, ayaklar da, gözler de zina işler” buyurmuştur. Diğer bir sözlerinde Peygamberimiz: “Zinadan sakının çünkü dünyada üçü, ahrette de üçü olmak üzere altı afeti vardır.
Dünyadaki afetleri: 1- Geçim darlığına yol açar. 2- Ömrü kısaltır. 3- Sahibini rezil eder.
Ahiretteki afetleri: 1- Allah’ın gazabına sebep olur. 2- Ağır hesaplaşmaya gerekçe olur. 3-Cehenneme girmeye sebep olur.
Peygamberimiz: “Miraç’ta bir kısım insanlar gördüm. Bazısı pislik yiyor, bazıları memelerinden ve ayaklarından asılmış topluluk gördüm.
Cebrail’e sordum; – Bunlar kimlerdir?
Cebrail; – Zina edenler, çocuklarını öldürenlerdir dedi.
İşte zina edenlerin dünyada ve ahirette hali böyledir. Allah muhafaza buyursun.”
Peygamberimiz bir başka hadislerinde: “Üç sınıf insan vardır ki Allah kıyamet gününde onlara rahmet nazarıyla bakmaz, onları günahlarından arındırmaz, onlar için elim bir hesap vardır.” buyurmuştur.
Bunlar: 1- Kibirli fakirler, 2- Sık sık yalan söyleyen idareciler, 3- Evli, yaşlı zinacılardır.
Zina ve fuhuşun yaygın olduğu toplumlarda ölüm olaylarının çoğalacağını Peygamberimiz haber vermiştir. Kendisi mevki sahibi güzel bir kadın meşru olmayan ilişkiye davet edildiği halde: (inni ehafullah) “Ben Allah’tan korkarım” diyen kimseyi Allah arşının gölgesinde gölgelenecektir.
Zinanın sağlığı bozduğu, hastalıklara sebep olduğu da tıbben sabit olmuştur. Allah’ın sevmediği, peygamberin incindiği, meleklerin gücendiği, müminlerin imrendiği çirkin bir iş olan zinadan uzak durmalıyız. Rabbimiz bizleri yasakladığı her türlü işlerden uzak eylesin.
İBADETLERDE DEVAMLILIK ESASTIR
Dünyaya gelişimizin asıl gayesi Allah’ı bilmek ve ona ibadet etmektir. Yüce Allah bizim ibadetlerimize muhtaç değildir, muhtaç olan kullardır. Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Cinleri ve insanları bana kulluk etmeleri için yarattım” buyuruyor. (Zariyat Suresi: 56)
İbadetler insanın davranışlarını düzelterek ahlakını olgunlaştırır. Böylece ahirette cezadan kurtulmaya ve ebedi mutluluk yurdu olan cennet nimetlerine kavuşturmaya vesile olur. İbadet inananlara Allah katında değer kazandırır. Kur’an-ı Kerim’de: “Ey Muhammed de ki; ibadetiniz olmasa Rabbin size ne diye değer versin.” (Furkan Suresi: 77)
İbadetler belli zamanlara tahsil edilmemelidir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de: “Sana ölüm gelinceye kadar rabbine ibadet et” buyrulur. (Hicr Suresi: 99)
İbadetleri belirli gün ve gecelerde, belirli aylarda veya belirli yaşlarda değil, ergenlik çağından itibaren ruhumuzu teslim edinceye kadar Allah’a kulluk yapmakla sorumluyuz. Öyleyse ibadetlerimizi zamanında ve devamlı yapmalıyız. “Gençlikte yapamadım. Yaşlanınca yaparım” diyenler aldanır. İbadetlerde orta yolu takip etmeliyiz. Gücümüzün yettiği kadar Allah’a kulluk etmeliyiz. Çünkü Allah insana gücünün yetmediğini yüklemez. “Allah sizin için kolaylık ister güçlük istemez” buyurur. Peygamberimiz de: “İbadetlerin eftali az da olsa devamlı olan ibadettir” buyurur.
Evet, ibadetler ve güzel davranışlar sadece Ramazan ayında tahsil edilmemelidir. Ramazan’da güzel bir hayat tarzı kazanan müminler ibadetlerine Ramazan sonrası da devam etmelidirler.
Bizler niçin ibadet ediyoruz? Allah emrettiği için… Allah’ın emri olduğu için… Verilen nimetlere karşı şükür etmek için ibadet ediyoruz.