Dündar Özseçen
“Güzel Karacabey’imizde güzel şeyler oluyor” başlıklı yazımızda Karacabey Belediyemizin hizmete sunduğu aşevinden söz etmiş ve emeği geçen herkese teşekkür etmiştik. Şimdilik aşevinde yemek hizmeti alan 250 kişinin olduğunu aktarmıştık. Çok geçmeden de bu hizmetten 500 kişinin faydalandığı müjdesini Belediye Başkanımız Sayın Ali Özkan’dan yapılan açıklama ile öğrendik. Kendisinin şahsıma ve Karacabey YÖREM’e teşekkürleri ile mutlu olduk. Bizler de kendisine teşekkür ediyor, böyle güzel hizmetlerinin devamını diliyor ve bekliyoruz. Karacabey’imiz için yapılacak hizmetleri YÖREM ailesi olarak alkışlamaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Bir başka güzel haber de Karacabey Ziraat Odası’nın başkan ve yöneticilerinden geldi. Geçtiğimiz haftalarda çiftçinin kullandığı mazot, gübre ve ilaçtaki girdilerin dolar ve kur bağlantılı olarak fiyatlarının artmasını gündeme getiren Ziraat Odası Başkanı Sayın Erhan Erdem’in uzun süren sessizliğini bozması kamuoyunun takdirini kazanmıştı. Ve Sayın Başkan ile yönetimi, geçtiğimiz 15 Şubat Pazartesi günü de yaptıkları açıklama ile de gerçekten dev bir adım attıklarının müjdesini ilçe basınıyla paylaştı.
“Markalaşma” adı altındaki bu haber, benim gibi düşünenler için gerçekten müjdeli ve bir o kadar da sürpriz bir haber oldu. Çünkü göreve geldikleri 2015 yılında Sayın Başkan ve ekibi için; “Bunlar işin içinden geliyorlar, yaşanan sorunları birebir görüyor ve kendileri bizzat bu işin altyapısının içindeler. O nedenle sorunları çözme mücadelesinin baş aktörleri olacaklarını düşünüyorum” şeklinde bir inancım vardı. Ancak sonra baktık ki statüko, mevcudu koruma alışkanlığı ve klasik söylemler ile yakınmalardan öte gidemediler. Hatta biz buna “aynı tas aynı hamam” deyince birileri bu sözlerimize alındı.
Oysaki yeni bir başkan, yeni bir yönetim oluşmuştu. Şikayet edilen hiçbir şeyin üzerine gidilmemiş, sadece günü kurtarma diyebileceğimiz cılız ve içi boş açıklamalarla geçiştirilmişti. Ancak geçtiğimiz hafta kamuoyuyla paylaşılan müjdeli haber, ortaya konan hedef ve hamle, yeni bir başlangıç, yeni bir yol haritasıdır.
Aslında ‘Markalaşma’ iddiası Türk tarımının en büyük geç kalmışlığıdır. Türk çiftçisi yıllar içerisinde enerjisini sadece üretmek üzere harcamış, çok ve kaliteli üretince çok kazanacağını zannetmiştir. Oysaki ürettiğiniz ürünü ambalajlayıp dünya tüketici pazarına sunamaz ve bir marka oluşturamazsınız, ürettiğinizi iyi bir fiyata satamazsınız ve böylelikle para kazanma şansınızı da azaltmış olursunuz.
Bana göre bu sorunun uzman kadrolar tarafından ele alınıp tartışılması, bu konuda üretim- tüketim zincirinin yeniden şekillendirilmesi gereklidir diye düşünüyorum. Üretim maliyetlerindeki girdiler her geçen gün yükselirken, çiftçinin ürünün fiyatının yerinde saymasının önüne ancak markalaşma ile geçilebilinir. Çiftçi kendi markasını üretip ambalajlayarak tüketiciyle buluşturabilirse, böylelikle herkesin şikayet ettiği fiyat istikrarı da bir an önce sağlanabilir.
Karacabey Ziraat Odası şimdilik bu mücadelede 5 ürün hedeflemiş ve bu konuda Marmarabirlik’in öncülük etmediğini açıklamıştır. Oysaki Karacabey’imizin en gözde ürünü olan domates konusunda, Tarım Kredi ve Pancar Ekicileri Kooperatifleri’nin ellerini taşın altına koyma zamanı geldi de geçiyor diye düşünüyorum. Bu iki güçlü Çiftçi Kooperatifi, çiftçiye sadece araç-gereç veya gübre satmayı kendilerine misyon edinmemelidir. Hedef büyüterek Karacabey’imize domates işleme işletmeleri kazandırma hedefine yönelmeleri doğru bir tercih olacaktır. Sanırım ki çiftçiye hizmet, böyle daha güzel ve anlamlı olur. Bu şekilde hem çiftçimiz kazanacak, hem de istihdam artacaktır. Ayrıca bölgemizde yetiştirilen ürünlerin markalaşmasıyla ülkemiz insanının da refah seviyesi yükselecektir.
Diyecekler ki bölgemizde bu işi yapan marka fabrikalar var! Tabii ki onlar da olsun. Örneğin geçenlerde Tat Konserve bilançosunu kamuoyu ile paylaştı. Neden Tarım Kredi veya PANKOBİRLİK de bu kardan pay almasın!
Karacabey Ziraat Odası’na geç de olsa önemli bir hedefi ortaya koyduğu için teşekkür ediyor, böyle güzel hedefleri ve düşünceleri destekliyorum. Allah gayretlerinin meyvelerini almayı nasip etsin.
Unutmayalım ki; “Dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemenin zamanıdır.” Dünü arkada bırakıp hep mutlu yarınlara milletçe bakalım. YÖREM ailesi olarak iyiyi ve güzeli alkışlamaya devam edeceğiz. Saygılarımla.